11.
Bir ayrılık hediyesi, ne kadar tatlı:
“Yukarı/aşağı dubleks bir evde yaşadım. Taşındıktan sonrasında, alt kattaki komşuların yeni hoparlör sistemleri satın alma ve hoparlörler kırılmadan ilkin ne kadar yüksek sesle ve ne kadar süre çalabileceklerini görmek için onları olabildiğince yüksek sesle çalma hobileri bulunduğunu öğrendim. .Hayır latife yapmıyorum.Bunu açıkça itiraf ettiler (sanırım konuşmacıları gözden geçirdiler?) ve hatta hangi hoparlör sisteminin en yüksek sesi alabileceğini görmek için partiler düzenlediler.Yazları eşim ve ben 4 yada 5 harcamak zorunda kalırdık. Haftada bir gece otomobilde uyuyorum. Komşulardan geceleri sesi kısmalarını rica etmeye çalıştım fakat bu aslına bakarsak her şeyi daha da kötüleştirdi. Müziğin sesini açıp beni duymamış şeklinde yapıyorlardı. Bu yüzden görevliye sorduk. Ev sahibi yardım istedi. Umursamadı. Polis de yardım etmeyi reddetti.
Güya ortak bir bodrum katımız vardı fakat oraya attıkları dağınıklık yüzünden zor bela kullanabiliyorduk. Yolda fazlaca fazla çöp olduğundan kendi çamaşır makinemi ve kurutucumu alamadığım zamanlar oldu. Ondan sonra giysilerini üst kata çıkaramayacak kadar tembel olduklarını öğrendim, bu yüzden bodrumu kişisel giyinme odası olarak kullanıyorlardı, bu da niçin her yere kıyafetlerinin dağıldığını açıklıyor.
Her her neyse, sonunda bir ev satın aldığımız için taşındık fakat bunu ev sahibime söylemedim. Ona ciddi bir böcek istilası sebebiyle ayrıldığımızı söyledim. Aslına bakarsak bodrumda böcekler vardı… zira onları oraya ben koydum. Komşularım beni o denli kızdırdı ki, bir yem dükkanına gittim ve toplu olarak tavuk yemi için canlı solucanlar satın aldım. Onları bodrumda bıraktıkları (temiz!) giysilerin içine koydum; çorapları, ayakkabıları, cepleri, pantolonları, bulabildiğim HER ŞEY. Ev sahibim pahalı bir yok edici için para ödemek mecburiyetinde bırakıldı ve iğrenç komşularımın ayakkabılarında solucanlar vardı, gene 10/10 yapardı.”
-Anonim